Toprağın bereketini ateşe vermeyin: Anız yakmak geleceği yok etmektir

Hasat sezonunun sona ermesiyle birlikte, yeni ekim dönemi hazırlıkları başlar. Ancak tarımsal üretimde kolaya kaçmak adına yapılan "anız yakma" alışkanlığı, toprağın verimliliğini ve geleceğini ciddi şekilde tehdit etmeye devam ediyor.

Hububat hasadının ardından tarlada kalan kök ve sap artıklarının (anız) temizlenmesi, bir sonraki ekim için önemli bir adımdır. Ancak bu temizliği ateşe vererek yapmak, tarımsal üretimde yapılabilecek en büyük hatalardan biridir. Anız yakmak, kısa vadede tarlayı temizlese de uzun vadede geri dönüşü olmayan zararlar verir.

Toprak canlılığını kaybediyor

Toprağın en üst katmanı, bitkilerin beslenmesi için hayati önem taşıyan organik maddeler ve mikroorganizmalar açısından en zengin bölgedir. Anız yangını sırasında toprak yüzeyindeki sıcaklık 250 santigrat dereceye kadar çıkabilir. Bu yüksek ısı, toprağı adeta "pişirerek" içindeki faydalı bakterileri, solucanları ve organik maddeleri yok eder. Canlılığını yitiren toprak zamanla fakirleşir, su tutma kapasitesi azalır ve erozyona açık hale gelir. Verim kaybı kaçınılmaz olur.

Yangın ve kaza riski

Anız yangınları sadece tarlayla sınırlı kalmayabilir. Rüzgarın etkisiyle kontrolden çıkan alevler, komşu tarlalara, ormanlık alanlara veya yerleşim yerlerine sıçrayarak büyük felaketlere yol açabilir. Ayrıca dumanın görüş mesafesini düşürmesi nedeniyle karayollarında zincirleme trafik kazaları riski de artar.

Cezası ağır, çözümü basit

Unutulmamalıdır ki anız yakmak yasalarla yasaklanmış bir suçtur ve ağır idari para cezaları bulunmaktadır. Modern tarımda anızı yakmak yerine, sap parçalayıcı makineler kullanarak toprağa karıştırmak en doğru yöntemdir. Toprağa karışan anız, zamanla çürüyerek organik gübreye dönüşür ve toprağın su tutma kapasitesini artırır.

Gelecek nesillere verimli topraklar bırakmak için bu ilkel yöntemden vazgeçilmeli, toprağın bir emanet olduğu unutulmamalıdır.